13 Eylül 2020

önemsiz (6dk.)

 


Önemsiz olaylar silsilesi içinde kalmıştım. Dışına çıkmak istedim ama kapı kilitliydi. Dışarda kum fırtınası vardı. Yine de olduğun mekândan iyidir dedim. Bozuk sütlaca benden önce biri iki kaşık atmıştı. Ben pipet ile çekersem beni zehirlemez diye düşündüm. Pipet yoktu mutfaktan su borusunu sökmeye çalıştım. Yönetici geldi çok ses oluyor pazar pazar dedi. Pazar olduğunu fark ettim ve neden kiliseye gitmiyorum dedim. Zaten hiç gitmemiştim. Tekrar vazgeçtim ve çatıya çıktım. Martıların açlıktan tüyleri dökülmüştü. Onlara verecek bir şeyim yoktu. Öldüreyim de kurtulsunlar dedim. Yağmur giderinden bir fare geldi. Gidemedim geri geldim dedi. Ben orası yağmur suyu için dedim. Evet bende kimlik karışması var, psikoloğa gitmem lazım dedi fare. Terapi gören kediler havlamaya başlar. Sen de onların kedi olmadığına karar veririsin. Kararlar bir deftere yazılır dolma kalemle. O kalemin mürekkebi hiç bitmez. Yazan yazmayan bir masada oturmuşlar. Kalemlerini takas etmişler. Kelimelerini de takas etmişler. Salata olmuş tüm kitaplar. Okuyanlar düğüm olmuş birbirine.

 

 

başarılı (6 dk.)



Başarılı Olmak ya da olmamak. Kime göre. Var mı net bir mezura ölçecek. Boyumu mezura ile ölçerim ben. Çünkü onu geçemem zaten. Sınırlarım var mı? var ama haddimi bilirim. Başkasının alyuvarları gibi kanında gezmek istemem. Kanım bana yetmiyor. Rengi de değişti zaten. Yeşil kanlar içinde bir kertenkele raylarda üç parça yatıyordu. Ben de yattım raylara. Kanım yeşil olsun diye. Trenin sirenini duyuyorum. Burnum kanadı heyecandan. Baktım kanım hala kırmızı. Kaçtım raylardan. Arkamdan bir ton küfür tabi. Küfürleri balya balya bir ambara yükledim. Benzim döktüm üstüne yakıcam. Bir psikopat geldi, burası sanki müze dedi. Hayran hayran balyaları gezdi. Sanata saygım var. Yakamadım ama o benzini üstüne döktü kendini de yaktı balyaları da. Bu kadar sanat bana bile çok fazla diye bağırıyordu. Yanığın söndürmek için veterinerler geldi. Burada hayvan yok ki. Ne işiniz var dedim. Boynuma tasmayı taktılar koydular kafese. Kafeste tek değildim ama yine yalnızdım. Kafesi herksin görebileceği bir meydanda bir anıt heykelin kılıç tutan elinden aşağı saldılar. Heykelin elindeki av gibi görünüyorduk. İşte geçek özgürlük heykeli budur dedim.  İnsanlığa hizmet ediyorum diye çok mutluydum.

19 Temmuz 2020

kızgın (6dk.)


Dudaklarından dökülen onca kızgın sözlere rağmen gözlerinde yeniden beraber olmamızı istediğini görüyordum. Ne garip bir cesaret verici histir bu ve gizli bir haz da var içinde hafif sadistçe. Benden alıp götürdükleri için mi onu deliler gibi istiyor olamam rağmen anlamaz takılıyorum hala. Kalbim göğsümden çıkmış o şu kapıdan girdiğinden beri. Ben ise beynim ile onu umursamaz görünmeyi nasıl başarabiliyorum. O gittikten sonra yine kırık kalbimle baş başa kalacak olan ben değil miyim ki. Beynimin oynadığı bu yanıltmalar ne kadar yordu şu aşka susamış ruhumu. Prangalara bağlı olsaydı yüreğim de, ona doğru bu denli yine fırlamasaydı. Ya fark ederse diye nasıl ödüm kopuyor. Hala ona aşığım diye adeta korkudan titriyorum. Bilirse sanki bana işkence yapacakmış gibi geliyor okşamasıyla, tebessümü ile. Zira ben onunla beraber iken, sadece ona dokunabildiğim günler beslenebildim. Ve ayrılık dedikleri bende bir yalnızlık orucu oldu aslında.