Dudaklarından
dökülen onca kızgın sözlere rağmen gözlerinde yeniden beraber olmamızı
istediğini görüyordum. Ne garip bir cesaret verici histir bu ve gizli bir haz
da var içinde hafif sadistçe. Benden alıp götürdükleri için mi onu deliler gibi
istiyor olamam rağmen anlamaz takılıyorum hala. Kalbim göğsümden çıkmış o şu
kapıdan girdiğinden beri. Ben ise beynim ile onu umursamaz görünmeyi nasıl
başarabiliyorum. O gittikten sonra yine kırık kalbimle baş başa kalacak olan
ben değil miyim ki. Beynimin oynadığı bu yanıltmalar ne kadar yordu şu aşka
susamış ruhumu. Prangalara bağlı olsaydı yüreğim de, ona doğru bu denli yine
fırlamasaydı. Ya fark ederse diye nasıl ödüm kopuyor. Hala ona aşığım diye
adeta korkudan titriyorum. Bilirse sanki bana işkence yapacakmış gibi geliyor
okşamasıyla, tebessümü ile. Zira ben onunla beraber iken, sadece ona
dokunabildiğim günler beslenebildim. Ve ayrılık dedikleri bende bir yalnızlık
orucu oldu aslında.