25 Ocak 2018

gitmenin(6dk)


Hiç zamanı değildi gitmenin. Ama mecburiyet her şeyin önündeydi o vakit. Geriye üzgün bakışlı bir çocuk kaldı. Bir de kırık dökük bir aşk. Rüzgar sert esiyordu. Ben ve mazim ağır yol alıyorduk. Mazim ağır, beni yavaşlatıyor. Atsam bir üstümden. Korkularım da bir yüktü. Attım yükseldim. Yükseldiğim için aşkım alçak kaldı. Gördüm ki aşkım aşkım değilmiş. Nerden baktığına göre ne gördüğün değişiyor. Kaplumbağa dışardan evini üstünde taşıyor. Onun gözü ol gir o evin içine, ucunda ışık olan bir mağrada yaşıyor. O, ev diyor mudur acaba. Hiç bu ine girmeden yaşayabilsem diye arzu ediyordur. İnim yok benim saklanayım. En azından başkasının da gelemeyeceğinden emin olduğum bir inim yok. Işığı görüyorum. Ama rengini kestiremiyorum. Işık değil belki. Belki de ateş. Yanmaya doğru koşuyor olabilirim. Ama huzur. O huzur morfin gibi. Yanarsam arınırım umudu. Altın gibi saf olsam. Parlasam, paslanmasam ama değerli de olmasam. Ben beni satıyorum arkadaş. Var mı alan. Alanın elinde kalırım ona göre.