13 Mayıs 2021
09 Mayıs 2021
Çöpe atabilirsiniz
Cadı kazanı gibi kaynattık dünyayı,
Kutupların isyanı,
Açların çığlıkları,
Kıyıya kendini çivilemiş balinalar,
Kimsesiz tek başına son nefesini veren
yaşlılar,
Sahilde yatan o mülteci bebek,
Sizi Allah'a şikayet edeceğim diye
ağlayan yaralı kimsesiz kız çocuğu,
Ve nerden buldu bizi bu illet diyen
şaşkaloz bizler.
Ne bekliyorduk ki?
Hediye mi?
Son kullanma süresi varsa dünyanın,
süresi doluyor bilesiniz.
Son kullanma süresi varsa insanlığın,
Çoktan çöpe atabilirsiniz.
01 Mayıs 2021
Unutsam da
Dünya
ah dünya
Bildim ama
yenemedim seni
Gitmek isterdim senden
alamadım henüz izni
Dünya
ah dünya
Ben unutsam da
Şeytan unutturmuyor seni.
Yine tektim
Rüzgâr gibi geçti ömrüm
Çok ağırlaştı yüküm
Usanmadım hep sevdim
sevdim dedim beni yedim.
Bu dünyadan vazgeçemedim.
geçseydim yenerdim.
Usanmadım sevdim
ama ben yine tektim.
Kaç yara aldı gönlüm
Bir an hayata küstüm
Beceremedim yine sevdim
kendi kendime yenildim.
Senlerden vazgeçemedim
geçseydim rahat ederdim.
Usanmadım sevdim
Ama ben yine tektim.
23 Nisan 2021
Konik kafalılar
Sordular bana
hangi gezegendensin
Dedim ki
en belalısından.
Sordular yine
ömrünüz kaç yıl
Dedim ki
doğarken ölenler de var
öldükçe yeniden doğanlar da.
Anlamadılar sordular,
Yoksa ölümsüzlüğü mü buldunuz
Dedim ki
Her can elbet ölür
Ama canlar için
canını veren ölümsüzdür.
İyice karıştı
uzun konik kafaları
Sordular ki
Sizin en akıllınız sen misin
Dedim ki
Bu dünyada
başkasını kendinden akıllı
bulanımız yoktur.
Sordular ki
Sizin medeniyetinizden
neyi almalıyız.
Dedim ki
İnsan diye ne görüyorsan
al götür.
Hiç değilse
maviş dünya kurtulsun.
18 Şubat 2018
haber(6dk.)
17 Şubat 2018
Kanlı İkizler
24 Haziran 2014
İroni
Güneş hayatın kaynağıdır. Toprak ve suya işlevini
verendir. Dünyada tüm kaynaklar var iken, hayat kaynağının milyarlarca kilometre dışarıdan geliyor olması ne ironiktir.
Tıpkı insanoğlunun, her şeye sahip olduğunda huzura da sahip olacağı yanılgısı gibi.
"Güneşini bulamadıkça, toprağın da suyun da yaramaz sana."
Rüzgarın şiddetini ağaçlar yıkılınca algılarsak, öldürülen çocukların vahşetini de ancak dünya yıkıldığında algılayacağız.
Vahşet,katliam,infazlar...
Bu yakanın maddesel bağımlılığı o yakanın acı ve vahşet dolu ölümlerine neden oluyor. Ruhen körelen toplumlar, refahı, "sahip olmak"ta ararlarken, aciz masumların yok olmalarına neden oluyorlar.
Bizler, sahip olmak kavgası içinde iken onları "var olmak"tan alıkoyuyoruz. Eğer bir kişi sahip olmak güdüsünden vazgeçerse, bimediği diyarlarda , tanımadığı masum ve kimsesiz bir çocuğa var olma ve var kalma şansı vermiş olacaktır.
Hayat almak da, hayat vermek de bizim kararımız. Biz bizden vazgeçebilirsek, kulağımıza gelmese de yüreğimize dokunan binlerce duaya ulaşabiliriz.
Gelin, masumların katili olmaktan vazgeçelim. Katil olacaksak, kendi egomuzun katili olalım.
07 Nisan 2013
Dünyalarımız Farklı Artık
Burada mutlu olmak umuduyla, acıyı ve suiistimali kana kana yaşayanlar yok maalesef. Bu dünyada el âlem ne der diye düşünerek karar almaya çabalayan ahmaklar da yok. Burada sadece kendi mutluluğunu düşünen ve kendine saygısıyla kendini mutlu edebilenler var.
En güzeli de, bildiğimi artık asla bilmiyor gibi yaşayamayacağım. Artık biliyorum. Yüzleşiyorum. Kabul ediyorum. Ve kendimi seviyorum. Seviliyor olmak için seni sevmekten vazgeçiyorum. Çünkü ben, benim tarafımdan artık seviliyorum.
Ben senin dünyanda değilim artık. Soluduğumuz hava aynı olsa da, aynı güneş bizi ısıtıyor olsa da ve aynı ayın yakamozunda, o geceyi ikimiz de anımsayacak olsak bile, aynı dünyada değiliz artık.
Bir düşün istersen; beni kaybetmiş olmak mı yıkan seni, yoksa seni tacı başında bir kral gibi karşılamamam mı? Kendinden şüpheye düştün değil mi?
Başla o zaman muhasebeye kendinle. Vur dibe vurabilirsen. Umarım vurursun ki yukarı çıkabilesin ve umarım yaşayabilirsin sen de yeni bir hayatta başlama heyecanını.
29 Nisan 2012
ErteleME
İrili ve ufaklı binlerce ertelemelere sahibiz hepimiz. Yapman gerektiğini ve zaruretini biliyorsun ama telafi etmek için daha ne kadar zamanın olduğunu bilmeden rahatça erteliyorsun. Hatta bunu çok fazla irdeleme ihtiyacı bile hissetmeden. Bu ne cüretkârlıktır? Bu ne vurdumduymazlıktır.
Ey ertelediği için bin pişman ölüler! Bir kalkın de ses verin biz acizlere. Zira anlamayız biz faniler kürek kürek toprak üstümüze atılmadan.
En büyük kayıp aslında en rahat ertelediğimiz. Ruh çelişik iken kan nasıl düzgün akar damarlarda, kalp nasıl vurabilir aynı ritimde yorulmadan ve beyin nasıl aşabilir bedenin aşamadığı mesafeleri? Ruh çelişik iken, biz nerede arıyoruz huzuru?
Ben bilmez iken cahil idim. Öğrenir iken cesur idim ki erteledim. Ama bilir iken acizim ki erteliyorum.
Sizin hangi ertelemeniz damarlarınızdaki kana komut veriyor. Hangi ertelemeniz, beyninize bir kamçı gibi vurur iken hala gülümsemeye devam edebiliyorsunuz? Hangi ertelemenizin asla dönüşü olmayacak?
Ey ölüler, hayatta olanlardan daha çok fayda vardır esasında sizlerden bizlere. Bir dillenseniz, tüm âlimler dilini yutar. Sizi duyabilenler asla erteleme cesareti bulamaz kendinde. Bu tüm yaratılışına aykırıdır.
Ey ölüler, bir ses verin ki ertelemeler bitsin bu fani dünyada. Zira sizleri duyan erteleyemez, alim ise de, cahil ise de.