15 Mayıs 2021

Kara uçurtma

 


Bayramları severdim ama çocukken. Bizim köyde pek çocuk eğlencesi yoktu. Bayramlar yaza ya da bahara denk geldikçe uçurtma şenliği yapılırdı arka yamaç tepelerde. Komşu köylerden de gelenler olurdu bizim tepelere. Orda önce renklerini, sonra kuyruğunun uzunluğunu yarıştırırdık uçurtmaların tüm çocuklar. Arife günü dahil kimse kimsenin uçurtmasını göremezdi. Kasabaya babamla uçurtma için malzeme almaya indiğimizde komşularla kırtasiyede karşılaşırsak bir şey almadan geri çıkardık, ta ki onlar mağazadan çıkasıya kadar. Öyle bir heyecan sarardı ki bayram gelirken Ramazan nasıl geçerdi anlamazdık. Oruçlarımızı şevkle bir an evvel bayram gelsin diye açardık. Babam en çok kuyruğunu önemserdi uçurtmanın. Kuyruğa yüzlerce küçük kuyruklar eklerdi ve öyle uzun tutardı ki uçurtma göğe yükselmişken bile nerdeyse kuyruğu yere değecek gibi olurdu. Babam derdi ki; “Bir ipini uzun tut, bir de kuyruğunu uzun ve sağlam yap. Kimseler senin yanına yaklaşamaz.”

Vurdular babamı ben daha delikanlı bile değilken. Malum toprak yüzünden, kan davası. O vuruldu uçurtmam da vuruldu, kuyruğu, ipi koptu. Nereye düştü, hangi tele takıldı bilemem. Ama o alçaklar çocukluğumu çaldılar benden. Anam elime dedemden yadigâr altıpatları verdi. Babamın kanı yerde kalmayacakmış. Kanı yerde kalmadı, 17 yıldır bu mahpushanedeyim işte ama uçurtmam hala o tellerde kaldı. 

Bir haftaya çıkacağım, cezam bitiyor. Sinyali verdim gardiyana, istediğim malzemeleri getirecek. Eline tutuşturduğumda listeyi afalladı ama tamamdır dedi sonradan. Getirdi malzemelerimi ertesi günü. Kara bir uçurma yaptım. Benim bahtım o ya, havalansın kara uçurtma. Ama kuyruğu umutlarım, öyle bembeyaz upuzun. Çıkınca çok vaktim olmaz diye burada bitirdim uçurtmayı. Zira ana ocağına gitmeden bizim tepelere varacağım kara uçurtmamla. Salacağım yükseklere görsün tüm köy halkı. Bilecekler ipin ucunda kim var. Gelsin sıksın sonra sıkacak olan bana. Bıraksam da uçacak bu kara uçurtma. Gövdesi pes etse beyaz kuyrukları düşürmeyecek onu.