derin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
derin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2021

Kaderin rüzgarı

 


Bir tokat gibi 

çarptı yüzüme

o tarifsiz korku.

Aynalara baktığımda

görüyorum hala izini.

Korku tokadını yedin mi

ne izi geçer ne de acısı.

Kalabalıklar içinde

bir el beklersin seni çeksin.

Ama çaresizliktir 

maalesef seni sarmalayan.

Ecel kapıda mı

merak edersin.

Zil çalmasa da

kapının gözünden yoklarsın.

Ölümden daha acıdır

bilinmezlik.

Bilinmezi bilmeye çabalamak

yorar seni, 

karartır kalbini.

Kaderin rüzgarına bırak

kendi hayat yelkenini.

Derin nefes al,

ve yaşamanın kokusunu 

çek içine şimdi.

28 Şubat 2018

derin (6dk.)


Ne kadar derindi hatırlamıyorum. Sadece daha derine kulaç atıyorduk. Onun yanımda olması güven veriyordu. Gün ışığı azalırken tehlikeli derinlikte olduğumuzu fark ettim. Artık beklediğimiz misafir gelmeliydi. Zira bu adrenalin tutkumuz başka türlü kapanmayacaktı. Yanımızdaki ufak kilitli poşeti açtı ve suya içindeki kanı serbest bıraktı. Bir an masmavi sularda etrafımızda kan bulutları oluştu. Bu onun için en güzel davetti. Bir an gölgesini gördüğümü hatırlıyorum. Sonra o karaltının üzerime doğru hızla geldiğini fark ettim. Suyun altında çığlık atılmıyor tabi. Ama altına işiyorsun. Kıyafetinin içine bir sıcaklık doluyor. Ona baktım eliyle çok büyük , süper gibi işaretler yapıyordu. İlkinde bizi pas geçti sanırım. Ama sonra onun like yapan elini suda süzülürken gördüm. Bu kez yeni bir kan bulutu vardı etrafımızda. Eli hariç ondan kalan yoktu. Neyse, sanırım doymuştur bana bulaşmaz dedim. Misafir daveti kabul etmişti.

04 Şubat 2018

Güç(6dk.)


Güç nereden gelir biliyor musun. Güç çok derinlerinden gelir. Öyle bir gelir ki yerin dibinden gelen volkan gibi. Önüne çıkan engelleri yaka yaka yüzeye çıkar. Sen de içindeki güçle tanışmak istiyorsan öncelikle gelecek yakıcı gücün önüne geçmek isteyecek her türlü kişi ve duyguyu yakıp eriteceğinden emin olman lazım. Buna hazır mısın. Güç güzeldir. Çok derinden gelir. Öyle bir gelir ki, seni de yakar ve arındırır, yeniden doğarsın, zirveler senin yatağındır artık. Bulutlar üzerine yorgan olur. Göç eden kuş sürüleri sana selam vererek yoluna devam eder. Başka bir boyutunda yaşarsın dünyanın. Tekil bir yaşamdır bu. Alışmak güçtür. Bazıları gücü ister bedelini ödmeye hazır değilken. Yanıp kül olurlar. Göçmen kuşlara selam vermek yerine  onları sanki akbabalarmış gibi görürler. Onlar kendi katillerini kendileri iç dünyalarından çıkarırlar. Güç iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Seni de keser, düşmanına da keser. As olan kimseyi düşman görmemektir. Güç istemek bir zaaftır aslında. Güçsüz olduğunu düşünen hep gücü arzu eder. Oysa her dağın derinliğinde olduğu gibi, her insanın da derinliğinde o lavlar vardır. Ama sadece yüzeye derinliği her kişide farklıdır. Korkuların mı var. Neden. Hadi atla o lavların içine. Kulaç at herkesin şaşkın bakışları altında. Lavlardan dalgalarda yunuslar gibi yüz. Hem yüz, hem yol al, hem de arın. Bir süre sonra, arınacaksın ve lavlar üstünden yağ gibi kayıyor ve seni artık hiç yakmıyor olacak. 

25 Ocak 2018

Evimdeki Ceset



Her yer bulanık idi, muazzam bir baş ağrısı, hatta derin bir sızlama ense kökümde. Bulanık görmemi düzeltmek ve neler olduğunu idrak etmek istercesine kafamı salladım ama nafile. Yatağımda olduğumu seçebildim ama giysilerim üzerimde ve hafif ıslak, üşüyordum. Doğrulmaya çalıştım ama başım bir ton sanki. Anlamaya çalışıyordum durumumu. İçeride mutfaktan gelen sesleri duyuyordum. Zorlanarak dikildim en azından kolumla destek alarak yatakta oturacak kadar ve o an gördüm odamın girişinde kapının eşiğinde çökmüş gibi duran hareketsiz adamın bedenini ve ölü bakan gözlerini. Elim enseme gitti gayri ihtiyari ve yastığıma bulaşan kanın bana ait olduğunu ve ölü bakan adamın yanında duran kısa siyah copu fark ettim. Bana kim ne zaman ve neden vurdu? Eğer bana vuran bu adam ise içerideki ya da içeridekiler kim? Hemen komidin çekmecemdeki silahım aklıma geldi. Odanın en diğer ucunda olmasına ve tam net görememe rağmen beş çekmeceli komedinin orta çekmecesinde olduğundan emin olduğum silahımı almak için yarı kör bir şekilde ve büyük ense ve baş ağrısıyla oraya doğru yöneldim. Ses çıkarmamak için kendimi kontrol edebildiğim kadarıyla ilerliyordum. Ama daha odanın öbür ucuna gelmeden orta çekmecenin açılmış ve içindekilerin dışarı dağılmış olduğunu seçebildim. Neden sadece o çekmece? Neden diğerleri açık değil? Hemen yerdeki copu almak için tanımadığım cesede yanaştım ve eğildiğimde fark ettim ki göğsünde iki kurşun deliği var. Odamın kapısının kirişine yaslanarak oturur kalmış bu tanımadığım cesedin sol eli bacaklarının üstüne düşmüş ve parmakları sıkıca kanlı bir havlu tutuyor tabi büyük bir olasılıkla bana ait bir havluyu. Yani bu adam kanamasını durdurmak için orada öyle havlu ile yarasına basarken ben baygın bu yatakta yatıyor muydum? Yine de nabzına baktım içeride ki seslerin devam ediyor olmasına güvenerek. Ama ölü bakan gerçekten ölmüş idi. Sonra yerde duran sağ elinin ucunda, parkeye kanıyla yazdığı, beni asıl sarsan o harfleri gördüm...