Küçücük gözleri ile öyle büyük büyük bakıyordu ki, yaşanmışları görüyordum beyaz perdedeymiş gibi. O kadar az yıla bunca acıyı nasıl sığdırmış olabilir ki. Zamana aldırmadan onla biraz daha vakit geçirmek istedim. Zira trenin kalkış süresine çok az kalmıştı. O tanımadığım küçüğüm beni oraya nasıl bağlamıştı. Geçmişle olan hesabı bir kenara bırakıp geleceğe bakmak gerektiğine dair karar vermeliydim. Pişmanlıklarım ne kadar yersiz idi bu miniğin hüzünlü bakışlarının yanında. Karlı olmasına rağmen terliklerle geziyor idi bu minik kızcağız. Yoksulluktan çok bırakılmışlığı yaşıyor diye düşündüm. Onu nasıl ısıtabilir sin ki yalnızlıktan üşüyorsa. Karanlık düşüncelerimin ona bir aydınlık gelecek getirmesi mümkün değildi. Onun güneşi ben olamazdım ama onun aydınlığa kavuşmasına sebep olabilirdim. Sanki düşüncelerimi herkes duyuyormuş kimi tüm yolcuların bakışları kompartımanda bana dikildi. Tek duyarlı ben değilmişim demek ki.