Kendimi de sen
sandım. Evet sen sandım. Yoksa buna nasıl cesaret edebilirdim ki? Sen kavga
ettiğimizde alır başını gidersin. Günlerce haber vermeden yok olursun. Sonra bir
şey olmamış gibi eve geri dönersin. Ben de bir kez sen olmak istedim. Ben de yapabilirim
dedim. Giderim ve istediğimde geri gelirim. Ama öyle olmadı. Ben gidemediğim
için sende kalıyormuşum. Bir kez gidince aldığım nefesin sayısı bile değişti.
Geri dönmek istemedim sakinleşmiş olmama rağmen. Dengemi buldum, iki dağın
zirvesine tel gerdim. Bir zirveden diğerine adım adım yürüyorum. İzleyen herkes
hayretler içerisinde. Rüzgâr sağdan soldan beni destekliyor. Dengemi ben değil,
evren sağlıyor. Doğal yaşamda dengede kalmaya çabalamak gerekmiyor. Benim asıl
yapman gereken dengemi bozanları hayatımdan çıkarmak. O sensin. Dengemi bozan
sensin. Seni anımsamak bile biran bu telde sendelememe neden oldu. İzleyenler çığlıklar
attı. Sendelemek önemli değil. Onlar benim senden yaşadığım şiddeti görseler
asıl ne çığlıklar atarlardı. Telde yürümeye devam ediyorum. Karşı zirveye çok
az kaldı ama sis var karşıda. Bana uzana elleri görüyorum ama yüzlerini
seçemiyorum. Tanımadan onlara güvenim var çünkü onlar da bu telden geçip o
zirveye ulaştılar.