03 Ağustos 2011

Avcı Kadın



İdealleri olan bir kadındı. Güzel çekici ve en önemlisi hayranlık uyandıracak kadar zeki bir kadın. Farklı olmak onun için sıradandı ama bunu kullanmasını çok iyi biliyordu. 
Çevresindeki erkeklerin beğenisini büyük bir özgüvenle hoş karşılar, onların sergilediği hayranlıkları masum şekilde izler ama gönlüne girecek son vizeyi asla vermezdi. Aşkı seviyor ama aşka güvenmiyordu.
O adam ise içini görüyordu onun. Ama istediği maalesef gördüğü değildi. Kadın masum seyircilikten zeki avcılığa geçtiğinde zekâsı ve cazibesi tek bir güç oldu. Adam av olmaktan korktu. Ama av olmaktan kurtulamazdı ve koşulsuz yüreğini açıp dedi ki; 
"Cazibenin ve zekânın ağında sana av oldum. Ama bil ki, ağlarını gevşettiğin an, benim aşkım uçar ve yakalayamazsın."
Kadın istediğini hep almıştı zaten. Hırslı idi ve bu sefer aşk için hırs yaptı ve dedi ki;  
''Sen benimsin ve sen aşkımla yanarken, ben de bu alevi sevgimle körükleyeceğim. Ve sen benim hep sıcakta olmamı sağlayacaksın''.
Adam haykırdı kendi içinde şiddetli ses ile: '

'Aşk sana hazırım. Bedeli ne olacaksa olsun. Gel al benden ne alacaksan karşılıksız, yeter ki küçümseme bu kadının tenine ait olan,  benliğimin köleliğini''.