Bana adil değilsin diyorsun. Peki
kabul ediyorum bu eleştirini. Ama söyle bana kim adil bu karanlık dünyada.
Perdeleri açmak istiyorum tüm dünyaya ışık girsin. Hem dünyaya hem de içi
karamış insanlara. Kimi suçlamalıyız karanlık insanlar için. Bir mafya babası
ile tanıştım geçenlerde. Bana övünerek kara bir defter gösterdi. İçinde bugüne
göre kadar öldürdüğü adamların ismi varmış. Dedi ki onun sayesinde denge
oluyormuş dünyada. O defterdekiler hayatta olsa dünyanın karışacağına inanıyor
adam gayet net. Kendini görevli sanıyor bu konuda. Suç işlemenin bile bir adabı
olmalıymış. Bu adaba uymayanları oyun dışı etmezsen kontrol iyice kaçar diyor.
Kötülüğe liderlik edeni gerçekten suçlamalı mıyız? Kötülüğün yok olacağı bir
dünya var olamayacağına göre başında bir lider olması çok yanlış değil kontrollü
kötülük için. Kendin bizzat öldürüyor musun dedim. Eğer bana meydan okumuşsa
evet ama genel düzeni bozmuşsa ben kararı veririm uygularlar dedi. Mafya olmak
halka bir hizmet mi acaba. Hiç mafya olmayan bir toplumda suçu kim organize
edecek. Saygı duyuyorum adama artık. Mesleğini icra ederken seyretmek isterim
dedim. Olur ama bir şartım var dedi.
13 Eylül 2020
adil (6dk.)
zift ( 10dk. Serbest Yazış)
Aylar önce
ormanda, dikenli sarmaşıklar arasında yitmiş siyah bir ağaca rastlamıştım. Ben
ırkçı değilim esasında ağaçları siyah beyaz diye ayırmam ama bunun bakışları
beni rahatsız etti. Dik dik bakıyor diye
aldım kireç kovasını başladım gövdesini beyaza boyamaya. Tüm bitkiler gülmeye başladı
sözüm ona siyah olan bu ağaca. Çünkü boya sürdükçe dalları yaprakları dökülmeye
başladı. Ben fırçayı sürdükçe, ağaç sanki gövdesinden testere ile dallarını
kesiyormuşum gibi ağlıyordu. Kardeşim bir banyo yaparsın geçer, ben sadece sana
bir ders vermek istedim. Kireç bu sonuçta. Bu kadar dertlenip kozalak dökecek
ne var dedim. Orman korucusu geldi
yanıma. Bu ağacı beyaza boyayamazsınız
dedi. Baktım korucu da zenci. Başladım
onu da boyamaya. O kaçıyor ben ormanın için bir elimde kova bir elimde fırça
korucuyu kovalıyorum. Nefesi bitti göl kenarına
vardığımızda. Diz çöktü ve yalvardı. Al şu göl kıyısından çamuru beni çamura
bula. Ama lütfen beyaza boyama dedi. Nedir senin beyazla derdin dedim. Mazimdeki acılarım, atalarımın dinmeyen
gözyaşlarının nedeni hep beyaz olanlardır. Lütfen geçici bile olsa beni beyaza
boyama. Bu benim geçmişime ihanet olur. Anladım böylece siyah ağacın
debelenişini. Korucuyu saldım. Kendi başımdan aşağı zifti döktüm. Aynaya
bakıyorum, siyahım ve vicdanım bir başka rahat.
telde yürüyüş (10 dk. Serbest Yazış)
Kendimi de sen
sandım. Evet sen sandım. Yoksa buna nasıl cesaret edebilirdim ki? Sen kavga
ettiğimizde alır başını gidersin. Günlerce haber vermeden yok olursun. Sonra bir
şey olmamış gibi eve geri dönersin. Ben de bir kez sen olmak istedim. Ben de yapabilirim
dedim. Giderim ve istediğimde geri gelirim. Ama öyle olmadı. Ben gidemediğim
için sende kalıyormuşum. Bir kez gidince aldığım nefesin sayısı bile değişti.
Geri dönmek istemedim sakinleşmiş olmama rağmen. Dengemi buldum, iki dağın
zirvesine tel gerdim. Bir zirveden diğerine adım adım yürüyorum. İzleyen herkes
hayretler içerisinde. Rüzgâr sağdan soldan beni destekliyor. Dengemi ben değil,
evren sağlıyor. Doğal yaşamda dengede kalmaya çabalamak gerekmiyor. Benim asıl
yapman gereken dengemi bozanları hayatımdan çıkarmak. O sensin. Dengemi bozan
sensin. Seni anımsamak bile biran bu telde sendelememe neden oldu. İzleyenler çığlıklar
attı. Sendelemek önemli değil. Onlar benim senden yaşadığım şiddeti görseler
asıl ne çığlıklar atarlardı. Telde yürümeye devam ediyorum. Karşı zirveye çok
az kaldı ama sis var karşıda. Bana uzana elleri görüyorum ama yüzlerini
seçemiyorum. Tanımadan onlara güvenim var çünkü onlar da bu telden geçip o
zirveye ulaştılar.
tarzan (15 dk. Serbest Yazış)
İşten ayrılıp
ormana taşındım çünkü yapılabilecek tek akıllıca şey buydu. Ben zaten ormanda
doğmuştum ve orda büyümüştüm. Şehir, kalabalık ve sahte medeniyet bana göre
değildi. Özüme dönmeye karar verdim, gerçek yuvama. Tabi bu kısa zamanda basına
yansıdı. Tüm paparazziler ormana akın etmeye başladılar. Beni ormanda bulmaları
söz konusu değil ama rahatsızım çünkü benim yüzümden benim eski dostlarımı rahatsız
etmeye başladılar. Onlarca çadır kurdurlar ve termal kameralarla ormanın her
yerinde benim sarmaşıkla ağaçtan ağaca geçeceğim bir sahneyi yakalama derdindeler.
Tamam kabul ediyorum Tarzan olarak şehre gidip Rockstar olmak iyi fikir değildi
ama vazgeçtim artık, peşimi bırakın. Dertleşmek üzere baba goril Uganma’ya gittim.
Mağarasının önünde iki fil nöbet tutuyordu. Hortumlarını karşılıklı çapraz
yapmışlar mağaza girişini kapatmışlar. Tabi Tarzan’ı görünce hortumların aşağı indirdiler
ve girişi açtılar. Ama biraz tereddütleri vardı. Neden olduğunu gözleriyle
üzerimdeki şortu süzdüklerini fark edince anladım. Tabi ya, üzerimde pembe Dolce-Gabana
deniz şortum vardı, palmiye desenli. Yeni Tarzan pek de gerçek Tarzan’a
benzemiyordu. Evet o büyük şehir beni biraz yumuşattı, kabul ediyorum. Evet ben
şehirde herkesin beklediği gibi Jayn’e âşık olmadım. Ben David’i seviyorum.
Paparazzilerin de asıl merak ettiği David de arkamdan ormana gelecek mi
gelmeyecek mi? David gelecek ama benim önce baba goril Uganma’dan onay almam
lazım.



