Kocası kasabanın en zenginiydi. Görücü usulü evlenmişlerdi ama adam nedense ona deli gibi aşıktı. Her istediği kadını elde edebilecek bir adamın neden ısrarla onunla evlendiğini hiç anlamamıştık. Tüm kasaba bu esrarengiz evliliği çözümlemek için her türlü dedikodu kanalarını 7/24 açık tutuyorduk. Reçelci Rosemary’nin dükkanında kahve çektiriyordum bir sabah. Posta arabasının getirdiği yeni basma kumaşlardan elbiselik seçiyorlardı bizim Maryann ve July. Onlar konuşurken duymuştum, bizim dişi Avarel, ki ben ona kasabamızın bankasını defalarca soyan Dalton kardeşlerin en çirkin ve en uzun boylusuna benziyor diye bu adı koymuştum, yoksa gerçek adı Angelina’ydı; zengin kocasını bırakıp ortalardan kaybolmuştu. İlk aklıma gelen Avarel’le kaçmış olmasıydı ama kimseye diyemedim. Birkaç hafta sonra onu oduncular çarşısında gördüm.
“Merhaba Angelina, görünmüyordun uzun zamandır”
“Eee yine geldik kümese” dedi isteksiz ve mutsuz.
“Tüm kasaba seni çok özledik. Pazar kiliseye geleceksiniz dimi kocanla?”
“Miraç Kandiliniz mübarek olsun” dedi bana. Aval aval baktığımı da görünce;
“Ben Müslüman oldum, bugün kandil” dedi.
O zaman Avarel’in kardeşlerinden ayrıldığını ve soygun yapmaktan vazgeçtiğini, şerif Taytıs’a kendi ayaklarıyla gidip teslim olduğunu anımsadım. Aşk nelere kadir diye düşündüm; adam soygunu bıraktı, bizim Anjelina da Müslüman oldu. Gizli aşklarını ben çözmüştüm ama diyemedim. Ahmak kocam, Dalton kardeşlerin muhakkak Avarel’i kodesten kurtarmak için geleceklerini, fazla çarşı pazara bu aralar çıkmamı söyledi. “Bugün gelsinler artık.” dedim ben de; kocam manasız baktı bu isteğime, kasaba o kadar sıkıcıydı ki hareket istiyordum. Anjelina beş çayına geldi sonra. Kocasından habersiz bir fotoğraf yaptırmış heyecanla bana gösteriyordu.
"Güzel çıkmış mıyım Elizabeth abla?"
"Saçlarını açsaydın keşke."
"Abla sabunum bitmiş, yıkayamadım on beş gündür. Ondan açamadım."
"Ee niye çektin bu resmi o zaman? Posta arabası en erken bir ay sonra gelecek. Daha çok beklersin sen sabunu."
"Avarel şerifin ofisinde hapiste. Ona bu resmimi ulaştırır mısın ablam? Özlemimden kahroluyordur o şimdi."
"Şerif Taytıs beni neden içeri alsın ki?"
"Elizabeth abla, zamanında seni onu neden içeri aldıysan o da seni ofise ondan alır merak etme."
"Anjelina. Ne diyorsun sen? Sessiz ol, benim herif verandada pipo içiyor. Duyacak."
"Duymaz abla, o verandada uyurken, Şerifi yukarı odaya almadın mı sanki?"
"Sen benim evimi mi gözetliyorsun?"
"Kızma abla ya, ben sana özenerek Avarel’le oynaştım zaten, ama aşık oldum ona sonradan. Dinimi bile değiştirdim onun için baksana."
Çok kızgındım öfkemden duvarları yumruklamak istiyordum. Resmi aldım elinden hışımla.
"Benden haber bekle. Sana aşkını getireceğim."
"Gerçekten mi Elizabeth abla. Bak söyle, bu akşamsa gidip sakalımı bıyıklarımı alayım."
"Uğraşma anlamaz Avarel. En kısaları Joe olsa işin zordu."
"Elizabeth abla, şeriften sonra Joe’yla da mı yattın? İdolümsün valla sen benim."