-Çok güzeldi değil mi
-Ha? duymadım aşkım ne istedin?
-Çok Güzeldi değil mi dedim.
-Nedir güzelim güzeldi dediğin.
-Evliliğimiz, beraber hayatımız.
-Nihal lütfen…Yorma kendini böyle.
-Sence öyle değil miydi?
-Aşkım, güzel çiçeğim nasıl dersin öyle.
-Akif, çok üzgünüm. Affet beni.
-Neler diyorsun sen Nihal. Ne affetmesi.
-Seni yalnız bırakmak istemezdim. Ölmekten korkmuyorum
fakat….
-Güzel çiçeğim lütfen, böyle yapma, söz vermiştin.
-Evet, savaşacağım diye söz verdim, savaştım da.
-Evet, savaşıp yeneceksin. Çocuklarımız bizi bekliyor.
-Burak daha çok küçük, bebek daha o.
-Nihal ağlama lütfen, bak ilaç etkisi azalıyor sonra. Canın
yanacak.
-Nilüfer güçlüdür, sizi çekip çevirir. Ama Burak anne
hasretini hep duyacak.
-Nilüfer de, Burak da annelerine kavuşacak.
-Akif, lütfen…
-İyileşeceksin, evimize gideceğiz, sonra çocuklarla…
-Akif, yapma, yeter artık.
-Evet, çocuklarla upuzun bir tatile çıkacağız…
-Akif dinle beni…
-Ne zaman dönmek istersek o zaman geri döneceğiz evimize…
-Akif yeter!.. Yeter!.. yeter!..
-Nasıl… Nihal sakin ol. Lütfen çiçeğim…
-Akif, ben artık senin çiçeğin değilim. Soldum, kurudum ben
artık görmüyor musun?
-Nihal…bak…
-Sözümü kesme. Bunu inkâr edip, yok saymamız beni
iyileştirmiyor, hatta beklenen zamanı da ileri atmıyor. Çocuklarımı getir bana
Akif, vedalaşmak istiyorum.
-Veda mı, yoo veda meda yok.
-Akif...! çocuklarımı getir bana dedim.
-Ama onlara nasıl söylerim? Diyemem ben Nihal… diyemem.
-Sen sadece getir. Annelerin artık olmayacağını annelerinden
duymalılar. Benim sesimle, benim kelimelerimle.
(Adam hastane odasından gözyaşlarını saklamaya çalışarak
hızlıca çıkar. Kadın yatağında, sağında perdeleri açık olan büyük pencereden
dışarıyı süzmek için başını sağa çevirir.)
-Seni görebiliyorum…
-Sanmıyorum. Sadece burada olduğumu hissediyorsun diyelim.
-Öyle olsun. Ama senden korkmuyorum.
-Öleceğini bilenler benden korkmaz ki zaten.
-Teşekkür ederim.
-Peki, ama ne için?
-Çocuklarımla vedalaşacak kadar zaman tanıdığın için.
-Öyle bir şey söylemedim.
-Ama, hayır lütfen, böyle olmaz, biraz daha zaman.
-Zaman bellidir, değişmez.
-Çok üzülürler, Akif hele perişan olur.
-Olması gereken ancak olacaktır. Sen onlar için neyin daha
doğru olduğunu bilemezsin.
-Evet, böyle daha iyi olacak gibi.
-Olacak olan en doğru olandır. Rahat olmalısın.
-Rahatım, çok rahatım. Şimdi mi.
-Şimdi. Yastığına güzel yerleş. Saçlarını düzelt. Gözlerini
kapa ve en mutlu anlarını anımsa. Evet, böyle, seni bu tebessümünle bulacaklar.
-Minnettarım…