O
an onun yerinde olsaydım diye düşündüm. Ne zor bir durum. Yok. Hayır. Ben onun
kadar sabırlı olamazdım sanırım. Bunca ağır hakarete rağmen nasıl bu kadar
dingin olmayı başarabiliyor. Onun dinginliğinden ona ben bile öfkeleniyordum.
Nerdeyse, “versene şunun ağzını payını” diye bir de ben çıkışmaya başlayacaktım
ona. Zira öyle bir teşebbüssüm olsa da beni de kala almazdı sanırım. Bu
karmaşık düşünceler içinde onun yerinden kalktığını gördüm ve sakince adama
yaklaştı. Adeta özür dileyecekmiş gibi bir ifade vardı vücut dilinde. Öfkeli
bağrışan birden sustu ve ne diyecek diye kibirlice bekler oldu. O dingin adam
paltosunun altından çıkardığı palaya benzer bıçağı sakince yandaki bankın üzerine
koydu ve şöyle seslendi; “şimdi seni dövücem. Çünkü kesip de kanın üzerimi
kirletsin istemiyorum.” Dingin adam kollarını sıvarken, kenarda duran palayı
gören kuru kabadayı, kendini gönüllüce dövülmeye bırakmış haldeydi.