16 Ocak 2011

Doğuramayan Köleler



Kadın olmanın en büyük nimeti doğurganlık. Öyle ki, Yaratan tarafından kutsanmaları adına, onlara bahşedilmiş bir lütuf.

Erkeğin her yapabildiğine ya da becerdiğine, ben de varım diyen bir kadın olmasına karşın, kadının sadece yaradılışının lütfu ile sahip olduğu doğurganlığa, erkeğin sahip olabilmesi ne bugün nede gelecekte mümkün olamayacaktır.

Dolayısıyla şu kesin ki, erkek olarak,  her zaman bir farkla bu rekabeti yenik kapatacağımız,  tabiatımız itibari ile tescillenmiş durumdadır.

Düşünsenize bilinçaltında bu olgu,  biz erkeklerde nasıl bir etkileşim yapıyor acaba?

Bir yanda soyunu devam ettirme takıntılı egosu ve bir yanda da bunu başarabilmek için bir kadına muhtaç olması ve bunun asla değişmeyecek olması.

Öte yandan her başarılı erkeğin arkasındaki sessiz güçlü kadın realitesi var. Ya da yine fenomen olmuş başka bir başarılı yalnız erkeğin,  geçmişinde yaşadığı ilişkilerden birindeki derin yaralar açan kadından gelen acılar sayesinde elde ettiği başarı hikayesi.

Bir şekilde kadın, varlığı ya da yokluğu ile erkeği yüceltebiliyor. Bu nasıl bir güç ki hiçbir erkek asla sahip olamaz ve buna karşın hala biz erkekler kendimizi kadınlardan güçlü sanarız.

Akıllı erkek, her kadının ne derece güce sahip olduğunu çok iyi bilir ve asla küçümsemez.

Erkekler doğuramazlar ve asla doğuramayacaklar. Kadınlar şu güncel yaşamda çocuk sahibi olmayı bir engel ya da ağır yük gördükçe, sahip oldukları gerçek kozu kullanmaktan uzaklaşıyor ve daha güçsüz duruma düşüyorlar esasında.

Biz erkekler, asla bir kadın gibi böylesi kutsal bir görevi yerine getiremeyecek olmanın verdiği gizli kompleksle, kadınlardan üste görünme egosunun etkisinden kurtulamayacağız ama,  bizi, bizim silahlarımızla alt etmeye çalışan ve asıl sahip olduğu benzersiz kozlarından uzaklaşan kadınlar da ışığı görebilseler de güneşe asla dokunamayacaklardır.

Tıp amansız hastalıklara alternatif tedaviler bulmak üzere hep gelişsin ve yenilensin. Ama umarım asla erkelerin hamile kalıp doğurabilmesini sağlayacak duruma gelemesin.

Çünkü bu, tüm toplumsal yaşam içindeki,  erkek ego rekabetlerinin,  ve aynı zamanda  kadınların sahip olup da farkında olmadıkları gizli krallıklarının çöküşü olur.

Yaşasın kadınların gizli Krallığı. Yaşasın doğuramayan köle Erkekler !