O benim tek sırdaşımdı. Onda bana ait o kadar çok bilinmez var ki. En kötüsü de ben unutuyorum o unutmuyor. Sırı paylaşmasam ben de unutucam sırlığı kalmayacak. Ama o biliyor diye o sır ilelebet yaşıyor. Sırdaşımı ortadan kaldırırsam, hiç sırrım kalmaz. Tabi onu öldürmüş olmamamın dışında. Bu kez bunu kimseyle paylaşmıycam ama. Terasta mangal yapıyoz bazen. Rakılama yanında falan. Çok içmiş planör olmak istemiş deriz. Planör gibi uçtu da düzgün konamadı deriz. Onu kırmızı ceset poşetine koysunlar. Donları da kırmızıdır zaten. Bu da onun bendeki tek sırrı. Bile bile bir bunu bildim bunca zaman. Gay mi falan diye diye düşündüm. Ya ne var işte, gay , mey, kırmızı donlu planör olacak artık. Kolay değil öyle sır taşımak. Ağır gelir çakılırsın işte böyle betona.
26 Şubat 2018
23 Şubat 2018
düş (6dk.)
Düş yakamdan dedim. Anlamadı. Bıçak çektim, ona değil kendime. Acı çekiyorum, varlığın acıtıyor, git yoksa kendime kıyıcam dedim, dinlemedi. Benim senden gidecek vaktim gücüm yok, sen git ne olur dedim. Güldü, kibar kibar güldü. Acıdığından mı benle beraber. Evet. Şimdi Romaryo'yu çağırdım eve. Kapıcının ergen delikanlısı. Göz ucuyla bana bakışlarını hep yakalardım. İnce geceliğimle karşıladım onu. Biraz davetkar tavırlarım, hemen üstümde tabi. Aceleci ve tecrübesiz ama bir o kadar da kaba tabi farketmeden. Şimdi o da gelir eve. Onun geliş saatleri. Belki anlar ondan ne kadar kurtulmak istediğimi. Hey, Romaryo, sen ne hızlısın öyle. Arada tatlı tatlı da bakıyor gözlerime. Titriyor hem heyecan hem de şehvet sanırım. Hadi gel artık. Neden geç kaldı bu adam. Romaryo, yavaş, yavaş... Kulağıma sana aşığım fısıldaması nefes nefes. Benim gayem değişiyor sanırım. Sanırım geç gelecek benim ki. Bari yirmi dakika daha geç gelse...
21 Şubat 2018
idam(6dk.)
Koluna girdik. Elindeki ve ayağındaki zincirlerden yürüyemiyordu rahatça. İdam edileceğini öğreneli sadece bir saat olmuştu. Hızlı yargı, hızlı infaz istiyordu. Saçlarını kazımıştık. Şart değildi , o öyle istedi. Son arzusu buydu. Neden diye düşünmedik, kazıdık saçlarını geçtik. Esasında damarlarına zehir enjekte edilecekti ama o kellemi balta ile alın dedi. İdamının nasıl yapılacağına karar verme hakkı var. Kanlı olacak ama en azından beni rende yapın demedi. Kanlı infazlar için bize ekstra üniforma vermiyorlar. Üstümüze kan sıçramasın diye celllat arkadaşa ricada bulunuyoruz ama yavaş vurunca kelle tam kopmuyor diyor. Oda zaten dar. Fazla geri de çekilemiyoruz. Hükümlü durumu anladı ki son cümlesi şu oldu, "Merak etmeyin ben kansız bir katilim."
19 Şubat 2018
salsa(6dk.)
O ne ateşli danstır ya salsa. Çalkala
çalkala, müthiş. Kendimi en iyi ifade edebildiğim danstır. Valsi pek sevmem. Saray
davetlerinde genelde ağır kostümlerimiz ile vals yapıyoruz tabi. Ama bir
keresinde Kont Alves’in davetinde, orkestraya işaret ettim ve öncesinde
verdiğim yüklü bahşiş sayesinde latin müziği salonu doldurdu. Donup kalmış
misafirler dans pistinin kenarına pireler gibi kaçışıyorlardı. Kim dans edecek
bu müzikte diye birbirlerini sorgulayarak bakıyorlardı. Ortada bir ben kaldım. Cebimdeki
kara maskemi takmış, ellerim başımın üstünde omuzlarıma paralel dalgalanıyordu.
Kalçalarım kontrolsüz kendini arıyordu çalkalanarak, bana bir eş lazım der gibi
dönerek çevremi kalçamla davet ediyordum. İşte o an salonda tek kırmızı elbiseli
kadın, kızıl saçları ile eteğini yukarı çeke çeke gelmeye başladı ritme uyarak.
Pistin ortasında birbirimizi bulduğumuzda çevredekiler çığlık atıyordu çünkü
onlara göre onların önünde sevişiyorduk. Müzik şahlanıyordu, seyredenler
hasetlik ve hayranlık arasında sıkışmıştılar. Sonra boynunda o lezzet
damarlarını gördüm. Onca kişinin içinde ısırdım kana kana içmek için kanını. Hiç
karşı koymadı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)