20 Ocak 2018

sus (6dk.)


Sus dedi. Ama ben tuz anladım. Tuzlukta tuz olsam yemeğe tat katsam. Tatsız tuzsuz bir adamım. yollarda yalnızım. Yalnız kamyon şoförleri ve onların kamyon yazıları. Edebiyat budur. Tekerler üzerinde giden edebiyat. Bugün varsın yarın yoksun. Gezegenler arası bir görüşmeye şahit oldum. olmaz alaydım. Tuz olaydım. Biber beni kıskansın. Kıskanç biberler domatesle işbirliği yapar. Ben bir manavım. Bana koymaz. Lahanalar benden yana. Evimi özledim. Parkeleri cilalıycam, sonra kayıp düşücem. Ayağım alçıda, hemşire gülecek bana. Doktor da ıspanak saçlı. Peruk mudur nedir. Denize girsem, su tuzlanır mı. Sustu, tuza takıldım. Elim acıyor, hemşire yüzünden, lanet etti bana. Tuz yok ona. diyet yapsın. Şişko zaten, hem de ne şişko. Kaldım şimdi. Üzüldüm ona. Esasında 55 kilo. Maviş hemşire. Doktor gitse. Ispanak kafalı doktor. Özür dileyeceğim hemşireden. Ameliyathane açıldı. Adam bağırsakları yerde dışarı çıktı. Yardım dedi. Ben lahanalar yetişin dedim. Adam bağırsaklarını yerden toplamaya çalışıyordu. Ispanak saçlı doktor bone ile çıktı.

ben (6dk.)


Mutlu bir hayat, sağlıklı ve dostlarla dolu. aşık bir koca, evine koşarak giden. Çocuklarında çocukluğunu gören ve böylece kendi çocukluğunu anımsayan bir baba. Babasına yeterince teşekkür edememiş bir evlat, onu kaybettikten sonra bu konuda pişmanlık yaşayan bir adam. belki de tek pişmanlık. Karşılıksız yardımı seven, ama bilmiş görüntüsünden çok çeken adam. İnsan olmaya çabalarken yazmayı öğrenen adam. Her insan gibi çelişkilerle dolu, ama onları kendince rasyonelleştiren adam. Adam gibi adam olmak için, baba gibi baba olmak için çabalayan adam. Hem kendisini beğenen, hem de kendini yansıtamayan adam. Ölümden korkmayan ama yaşadığının kalitesinden endişe duyan bir adam. Ağlamayı gülmekten çok seven ama ağlayamayacak kadar güzel bir hayat yaşayan şanslı bir adam.

aklar (6dk.)


Henüz saçlarıma aklar düşmese de yaşamımın uzun bir kısmını tamamlamış hissediyorum.40 lı yaşlar sorgulayan yaşlar geçmişi. Geçmişime dair var mı pişmanlıklarım, var tabi. Ama yine de duruşu her zaman belli olan bir adam idim ben. Bunca yıldır ne biriktirdin desen, dostlar ve güzel anılar derim. Bir de sımsıcak bir aile ve iki paşa oğlum ve gül kokulu eşimle. Hırs hep vardı ama paradan çok başarı için. Başarı hep istedim ama tanınmaktan çok kendimi bulabilmek için. Hala yirmili yaşlarda ki neden olmuyorlar la kavgam devam ediyor. Bitmez sanırım bu iç çekişmelerim. Kendime acımadan kendim duvardan duvara vurmayı ne çok seviyorum. Öfke en sevmediğim duygu olsa da kovulmuş değil tam anlamıyla benliğimden. Ben beni ben yapanlardan kurtulmam mı lazım yoksa onlara sarılıp barışmam mı lazım henüz karar veremedim. Bunca çelişik görüntüden nasıl olgun bir karakter algısı çıkar bilemem. Ama yazarım dürüstçe, korkmadan. Ondan eminim.